Film dünyasında öyle filmler vardır ki, izlediğimiz karakterler için belki de günlerce üzülür, yas tutarız. Kendimizi karakterin yerine koyduğumuza “Ben olsam ne yapardım?” sorusunu sordurtur bazı filmler, “Ben olsam katlanabilir miydim bunca gama, kedere?” Sizin için hazırladığımız bu liste işte tam da bu tarz filmleri barındırmakta. Sinema tarihi boyunca yapılmış en iyi duygusal filmler içerisinden bazılarını listemizde bulabilirsiniz.
Tüm kategorilerden önerilerin yer aldığı Film Önerileri içeriğimize de mutlaka bakmalısınız!
Ayrıca Fatih Akın filmlerini de inceleyebilirsiniz.
İçindekiler
The Notebook
2004 yapımı olan Notebook filmi vizyona girdiği tarihten beri oldukça ses getiren bir yapım olmuştur. Başrollerinde Ryan Gosling ve Rachel McAdams gibi isimlerin yer aldığı filmin yönetmenlik koltuğunda ise Nick Cassavetes oturmaktadır. Nicholas Sparks tarafından yazılan aynı isimli romanından sinema perdesine aktarılan bu filmin senaryo ekibinde ise Jeremy Leven, Jan Sardi’yle birlikte Nicholas Sparks da yer almaktadır. Film bir bakım evinde “Duke” diye bilinen yaşlı bir adamın bir defterde yazan hikâyeyi okuması ile başlamaktadır.
Hikâye ise 1940’lı yıllara dayanmaktadır. Ailesi ile birlikte Seabrook Ada’sına tatile gelen Allie isimli genç bir kız ve adada yaşayan Noah isimli genç bir erkek arasında bir aşk başlar. Fakat bu aşkın arasında da sosyo-ekonomik farklılıklar bulunmaktadır. Aralarında bulunan bu sınıfsal ayrım ara hemen aşklarını sonuna kadar yaşamak isteyen bu iki genç için ayrılık vakti II. Dünya Savaşı’nın daha şiddetli bir biçim kazanması ile birlikte çok da uzakta değildir.
The Green Mile
Pek çok ödülde adaylığı bulunan Green Mile filmi Stephen King’in yine aynı ismi taşıyan romanından beyaz perdeye uyarlanmıştır. Filmi sinemaya uyarlayan isim Frank Darabont olmuştur. Filmin aynı zamanda yapımcılığını ve yönetmenliğini üstlenen isim de kendisidir. Başrollerinde ise Tom Hanks, David Morse ve Michael Clarke Duncan gibi başarılı ve usta isimler yer alır. Filmin konusu ise John Coffey adında epey iri bir adamın iki kız çocuğunu öldürmüş olma suçundan dolayı idam mahkûmu olması çevresinde gelişir. John Coffey her ne kadar kaba ve iri bir dış görünüşe sahip olsa da esasında ince ruhlu bir adamdır ve iç dünyası oldukça ilginçtir. Aynı zamanda bu adamın birtakım doğaüstü güçleri de bulunmaktadır.
The Pursuit of Happyness
Ülkemizde “Umudunu Kaybetme” adıyla vizyona giren Amerikan yapımı bu filmin yönetmenlik koltuğunda Gabriele Muccino oturmaktadır. Will Smith’in oldukça kaliteli ben usta bir oyunculuk sergilediği bu film esasında Chris Gardner’ın biyografisini yansıtmaktadır. Chris Gardner, karısıyla ve oğluyla San Francisco’da yaşamaktadır. Hayatının bir döneminde girişimcilik üzerine şansını dener fakat bu girişimcilik çabası başarısızlıkla sonuçlanır ve Chris karısı tarafından terk edilir.
Oğluyla birlikte yaşamaya başlayan Chris para kazanmak için pek çok yöntem dener. Sonunda bir gün üst düzey bir yönetici ile yolları kesişir ve Chris bir rubik küpü çözerek karşısındaki yöneticiye etkilemeyi başarır. Akabinde tanıştığı bu adam sayesinde borsa sektörüne dair iyi bir fırsat yakalar. Bu fırsatı değerlendirmek isteyen Chris aynı zamanda babalık görevini de yerine getirmeli ve karşılaşacağı felaketlerle yüzleşecek gücü içinde bulabilmelidir.
Perks of Being a Wallflower
“Saksı Olmanın Faydaları” adıyla ülkemizden vizyona giren 2012 yapımı olan bu ABD filmi, mektuplardan oluşan ve film ile aynı ismi taşıyan bir romanı uyarlanmadır. Filmin yönetmenlik koltuğunda Stephen Chbosky otururken filmin başrollerini ise Emma Watson, Ezra Miller ve Logan Lerman üstlenmektedir. Logan Lerman tarafından canlandırılan Charlie karakteri geçmişindeki sancılı travmalardan kurtulamamaktadır. Liseye başlayan Charlie aklının içinde yer eden bu travmalardan kaynaklı olarak uyum problemleri yaşamaktadır. Fakat Sam ve Patrick ile tanıştığında hayatı adeta yeni bir biçim kazanmaya başlar.
The Fault in Our Stars
Başrollerinde Shailene Woodley ve Ansel Elgort bulunan film ülkemizde “Aynı Yıldızın Altında” ismi ile vizyona girmiştir. Filmin senaryosunda ve çekimlerinde yakalanan başarı kadar başrol oyuncularının gösterdiği muazzam performans da sinema camiası tarafından oldukça takdir edilmiştir. Tiroid kanseri olan Hazel Grace Lancaster adında genç bir kız annesi tarafından tedavisine yardımcı olmak amacıyla kanser hastalığına yakalanan insanların bulunduğu bir destek grubuna katılmaya teşvik edilir. Hazel, bu destek grubunda Agustus adında genç bir erkekle tanışır. Agustosta kim kanserinden kaynaklı olarak bir ayağını kaybetmiştir. Birbirlerini sevdikleri romanları verirler ve aralarında bir bağ oluşmaya başlar.
Eşkıya
Yavuz Turgul tarafından yazılan ve yönetilen Eşkıya filmi Türk sineması için adeta bir dönüm noktası niteliği taşımaktadır. Başrollerinde Şener Şen ve Uğur Yücel’in yer aldığı Eşkıya filmi 2001 senesine kadar Türkiye’nin en çok gişe hasılatı elde eden filmdi. Baran adında bir eşkıya 35 yıl önce bir grup eşkıya ile birlikte yakalandı ve hapishaneye gönderildi. Hapishanede geçen bu 35 yıllık zaman içerisinde kimi arkadaşları hastalıktan öldü, kimi eşkıyalar ise çarpışarak öldü. Bir tek Baran kaldı aralarında.
35 yıl sonra hapishaneden çıkan Baran önce köyüne döner ve kendisini gammazlayanın en yakın dostu olduğunu öğrenir. En yakın dostu Baran’ın sevdiği kadını sevmektedir ve o kadını kazanmak için Baran’ı gammazlamıştır. Baran bunu öğrenince intikamını almak için eski dostunun peşinden İstanbul’a gider. Türk sinemasının en iyi duygusal filmler başında gelen Eşkıya filmini izlemediyseniz mutlaka izlemelisiniz.
En iyi hapishane filmleri listesine yazımızdan bakabilirsiniz.
P.S. I Love You
“Not: Seni Seviyorum” adıyla ülkemizde seyirciyle buluşan filmin yönetmenlik koltuğunda Richard LaGravenese bulunmakta. Hilary Swank, Gerard Butler ve Lisa Kudrow gibi kaliteli oyuncu kadrosu bulunan Film 2007 yapımıdır. Holly ve Gery evli ve mutlu bir hayat sürmektedir. Fakat Gery’nin beyninde bir tümör olması haberi bu ikilinin hayatına bir darbe indirecektir. Zira Gery için pek fazla umut yoktur. Holly ise hayatının sonunun geldiğini bilmektedir ve karısı için birçok mektup yazmıştır. Bu mektuplar farkı zaman dilimlerinde karısının eline ulaşacaktır.
Requiem For A Dream
Jared Leto, Ellen Burstyn, Jennifer Connelly ve Marlon Wayans gibi kaliteli bir oyuncu kadrosu bulunan film ülkemizde “Bir Rüya İçin Ağıt” adıyla vizyona çıkmıştır. Yönetmenliğini Darren Aronofsky’nin yaptığı filmde uyuşturucu bağımlısı bir gencin hayatı konu alınmıştır. Bu uyuşturucu bağımlısı gencin annesi ise ciddi bir televizyon bağımlısıdır ve televizyon karşısında bütün gün yarışma programları seyretmektedir. Anne bir gün televizyonda izlediği bir yarışma programına katılmaya hak kazanmaktadır. Akabinde bir ödül mahiyetinde kırmızı bir elbisenin içine sığabilmeyi hedeflemektedir. Bu kırmızı elbisenin içine sığabilmek için zayıflamayı planlar. Bu mutsuz kadın zayıflamak için ise birtakım haplar kullanmaya başlar.
La La Land
2016 yapımı olan bu film ülkemizde “Aşıklar Şehri” olarak bilinmektedir. Pek çok ödüle aday gösterilen ve çoğu festivalden de ödülle ayrılan filmin başrollerini Ryan Gosling ve Emma Stone paylaşmaktadır. Filmde ayrıca bu ikiliye John Legend ve Rosemarie DeWitt gibi isimler eşlik etmektedir. Damien Chazelle ise filmin yönetmenliğini ve senaristliğini üstlenmektedir. La La Land filminde anlatılan hikâye ise Sebastian ve Mia’nın etrafında şekillenmektedir. Sebastian bir caz müzisyenidir ve büyük bir caz kulübü açmanın hayalini kurar. Mia ise bir film platosunun kafesinde çalışmaktadır. Aynı zamanda oyunculuk hayalini gerçekleştirmek için pek çok oyunculuk seçmelerine katılır. Mia ve Sebastian’ın yolları kesiştiğinde ise hayatlarında birtakım değişimler söz konusu olacaktır.
The Color Purple
Türkiye’de, “Mor Yıllar” adıyla bilinen 1985 ABD yapımı filmde usta yönetmen Spielberg imzası bulunur. Film 1900’lü yıllarda geçmektedir. Celie adında siyahi bir kız babası olarak tanıdığı adam tarafından tecavüze uğrar ve hamile kalır. Sonrasında ise bir adamla evlendirilir ve adeta köle gibi muamele görür. Yıllar yılı kendisini hayatta tutan tek gerekçe ise kardeşi Nettie’ye gönderdiği mektuplardır. Fakat bu mektuplar Nettie’nin eline geçmemektedir. Zira Nettie’nin kocası bunu engellemektedir. Bir gün Celie’nin yolu Sofia adında bir kadınla kesişir ve Celie hayata dair pek çok şey öğrenmeye başlar. Steven Spielberg’ün en iyi eserlerinden biri olan bu film aynı zamanda sinema tarihinin en iyi duygusal filmler arasından biridir.
Coen Kardeşler filmleri listesini de inceleyebilirsiniz.
En İyi Duygusal Filmler Hakkında Sıkça Sorulan Sorular
En duygusal Türk filmleri hangileridir?
Aşk Tesadüfleri Sever, Kelebeğin Rüyası, Güneşi Gördüm gibi filmler en duygusal Türk filmlerinden bazılarıdır.
Yeni çıkan duygusal filmler hangileridir?
2020 yılında vizyona giren ve girecek olan duygusal filmler arasında en çok beklenen filmlerin başında The Father, Aşk Tesadüfleri Sever ve Greenland gibi filmler yer almaktadır.
En iyi Türk dram filmi yönetmenleri kimdir?
Zeki Demirkubuz ve Çağan Irmak gibi isimler dram filmleri konusunda oldukça başarılıdır.