Dünyada yüzlerce ada var. Çoğuna insanların ayak bile basmadığı adalar ve bazı adaların insanlar tarafından keşfedilmediği bile biliniyor. İnsanlar son 20 yıl içerisinde özellikle de çok sayıda uydu ve görüntüleme sistemi sayesinde adaların birçoğunu buldular, ancak bazı adalara hiçbir şekilde insan ayağı basılmadı. Bunun sebepleri her tehlikeli ada için farklı iken, özellikle bazı adalarda insan yaşamını engelleyecek faktörler bile var.
Izu Adaları, Japonya
Yedi Izu Adası bulunmaktadır. Fuji Volkanik Kuşağında yer alan bu adalarda yaşamak bazen mümkün bile olmamıştır. Kükürt kokusunun keskin olarak hissedildiği Japonya’nın Izu Adaları’ndan biri olan Miyakejima’da insanların maske takmadan dışarı çıkabilmesinin asla mümkün olmadığı, adada çok az sayıda insanın bulunduğu ve bir dönem 5 yıl boyunca yaşamanın bile mümkün olmadığı belirtilmiştir. Bugün adada insan nüfusu olup olmadığı konusunda net bir bilgi bulunmazken, özellikle insan nüfusunun son dönemde adada yer edinmediği konusunda bilgiler bulunmaktadır.
Saba Adası, Hollanda
1851’den beri Dünya’daki diğer yerlerden daha büyük fırtınalar Saba Adası’nı vurdu. Bu adada özellikle bugüne kadar 64 kez kasırga olayının yaşandığı ve bu durumdan dolayı çok sayıda insanın bazı aylarda bu adaları ziyaret etmemesi gerektiği uyarıları bulunmaktadır. Bu konuda Hollanda hükümeti ada ile ilgili olarak bazı önlemler alsa da özellikle adanın ziyaret edilmemesi önerilmemektedir.
Saba Adası, dünyanın en çok kasırga yaşanan adaları arasında yer almaktadır. Adanın özellikle de son 100 yıl içerisinde çok kez kasırgalar tarafından vurulduğu ve bu sebeple yaşam için güvenilir bir ada olmadığı bilinmektedir.
Gruinard Adası, İskoçya
2. Dünya Savaşı döneminde oval şekilli olan bu ada bir kimyasal test adası olarak kullanıldı. İngiliz “Şarbon Adası” olarak adlandırılan adada insanların yaşamasının asla mümkün olmadığı ve insan yaşamının özellikle adada olmasını engelleyecek derecede tehdit içeren kimyasal kalıntıları olduğuna inanılmaktadır. İnsanların adaya ayak basmasının bile çok ciddi sağlık etkilerinin olabileceği, bunu engellemek için adaya İskoçya tarafından girişlerin mümkün oldukça yasaklandığın ifade edilmektedir.
İskoçya yönetimi adaya girişleri büyük oranda kısıtlarken, özellikle de İngiliz “Şarbon Adası” olarak adlandırılan bu adanın kimyasal bir test alanı olarak kullanılmasının buna sebep olduğu belirtilmektedir.
Ramree Adası, Burma
Ramree Adası ya da diğer mecazi adıyla timsah adası olarak adlandırılan bu adada binlerce timsahın yaşadığı biliniyor. Bu timsahların her birinin 2.000 kilo ve üzerinde oldukları konusunda bilgiler bulunurken, özellikle de timsahların en küçüklerinin bile bir yetişkin insanı saniyeler içerisinde öldürebilecek olduğu bilinmektedir.
İngiliz ve Japon kuvvetleri adada savaşırken II. Dünya Savaşı sırasında burada gerçekleşen insanları etkileyen en büyük hayvan felaketi yaşanmıştır. 400 kadar asker ada etrafında yer alan timsahlar tarafından yenmiştir ve bu sebeple adanın son derece tehlikeli olduğu bilinmektedir. Adanın etrafında timsah sayısının binlerle anıldığı düşünülmektedir. Adada 400 askeri kendilerine yemek olarak gören timsahların özellikle de bugün bile insan nüfusunu tehdit edebileceğinden endişe edilmektedir.
İnsanların bu adaya girmesinin izin olsa bile pek fazla mümkün olmadığı, adaya giren insanların sağ çıkmasının pek mümkün olmadığı bilinmektedir. Adada yaşayan timsahların özellikle insanları öldürebilecek güçte ve sayıda olmasının yanısıra, tekneleri bile etkileyebilecek boyutta olduklarından söz edilmektedir.
Ilha da Queimada, Brezilya
Dünyanın en zehirli yılanlarına ev sahipliği yapan Ilha da Queimada Adası özellikle çok sayıda bilinmedik ve bilindik tür binlerce yılana ev sahipliği yapmaktadır. Adanın her bir tarafını yılanlar kontrol ediyor olup, kontrollü kıyafetler ve yılan bilimcilerin bile adaya girebilmesinin pek mümkün olmadığı bilinmektedir. Yılanların adada her tarafta kendilerine yer edindikleri, özellikle de yeraltı ve yerüstü bölgelerde yılanların yaşadığı bilinmektedir. Yılanların adada beslenme ve su ihtiyaçları gibi her türlü ihtiyaçlarını giderdikleri belirtilirken, özellikle de yılanların sayıca çok olmasından dolayı bazı yılanların daha güçsüz yılanları bile öldürebildikleri düşünülmektedir.
Yılanların binlerle anılıyor olduğu bu adada insan yaşamı değil, insanların birkaç dakika bile bulunması mümkün olmazken, özellikle bazı türlerin saniyeler içerisinde insanları çok acılı bir şekilde öldürebilecek olduğu tahmin edilmektedir. Binlerce tür yılanın bu adada nasıl bu kadar çoğaldıkları konusunda bazı soru işaretleri bulunurken, özellikle de bazı yılan türlerinin adaya daha önce insanlar tarafından getirilmiş olabileceği, deneyler yapılmış olabileceği yönünde bilgiler bulunmaktadır.
Kuzey Sentinel Adası, Andaman Adaları
Kuzey Sentinel, Hindistan dışında Andaman Denizi takımadalarında izole bir adadır. Adada 50 ila 400 arasında kabile bir insan nüfusunun yaşadığı ve bu kabilenin insanları helikopter bile geçse mızraklar ile karşıladıkları bilinmektedir. Mızrak kullanımı konusunda son derece gelişmiş olduğu düşünülen bu kabile halkının özellikle de adaya daha önce 2004 yılında giriş yapmak isteyen kişileri sokmadıkları, 2006 yılında ise adaya bir sebeple giden 2 balıkçıyı herhangi bir zarar vermedikleri halde öldürdükleri açıklanmıştır.
Hindistan hükümeti bu konuda adaya gidişler konusunda vatandaşları uyarmış olmasına rağmen, ada halkı ile görüşme çabaları her zaman için basın ve diğer yetkililer için sonuçsuz kalmaktadır. Yanlışlık ile balıkçıların adaya girmesi durumunda öldürülmelerinin kaçınılmaz olduğu tahmin edilmektedir.
Hindistan hükümeti bu konuda herhangi bir girişimde bulunmazken, 400 kadar nüfusun adada neler yaptığı, nasıl beslendikleri ve diğer birçok konu soru işaretlerine sebep olmaktadır. Adada yaşayan yerli kabile nüfusunun özellikle adaya kimseyi sokmamasının sebebi de ayrıca bir merak konusudur. Barışçıl yaklaşımlar bile kabile tarafından reddedilmekte ve adaya girmeden önce insanlar adaya yaklaşır yaklaşmaz mızraklar ile tehdit edilmektedir. Dillerinin hangi dil olduğu veya konuşup konuşmadıkları gibi soru işaretleri de ayrıca merak konusu olmuştur. Adada yer alan 400 kadar nüfusun yok olmamak için üredikleri tahmin edilirken, bugüne kadar onlarca insanı öldürmüş olabileceklerine yönelik olarak iddialar vardır.
Reunion Adası, Hint Okyanusu
Reunion Adası aslında tehlikeli değildir. Dünyanın en tehlikeli adaları arasında yer almasının sebebi çevresinde yer alan su içerisinde binlerce köpekbalığının yaşadığı ve bunların sörf yapan insanları daha önce öldürdüklerinin bilinmesinden kaynaklanmaktadır. Ada etrafında dolaşan köpek balıklarının konumunun asla değişmediği ve Reunion Adası’na giriş yapmak veya ziyaret etmek isteyen herkesi öldürebileceklerinden endişe duyulmaktadır.
Bu sebeple özellikle bölge yetkililerinin Reunion Adası etrafında yüzülmesi ve sörf yapılmasını yasakladığı, ancak adaya büyük gemiler ile giriş yapılmasının mümkün olabileceği ve adada herhangi bir tehlike olmadığı bilinmektedir. Suya ayak değdirmediğiniz sürece sonuç olarak köpek balıkları karaya çıkamadıkları için size saldıramazlar.
Bikini Atolü, Marshall Adaları
Bikini Atolü Pasifik Okyanusu’nda bulunan bir adadır Marshall Adaları’na ait olarak tanınmaktadır. 1946’da tüm nüfus komşu ada Rongrik atollüne tahliye edilmek zorunda kalmıştır, çünkü ABD nükleer testler yapmaya başlayacak olduğu için özellikle de kısa süre içerisinde bu adada nükleer bomba testleri yapıldığından ötürü çok ciddi radyasyon tehdidi oluşmuştur. Bugün bile adada aktif olarak radyasyon miktarının çok yüksek olduğu, bu sebeple özellikle adaya asla giriş yapılmaması gerekmektedir.
1958 yılına kadar, ilk hidrojen bombasını içeren 23 test patlaması gerçekleştirildiği bilinmektedir. Birkaç yıl sonra adaya dönen insanlar adanın daha güvenilir olduğunu düşündüler ancak adada bitkilerin enfekte olmasından dolayı aslında güvenli olmadığı belirtilmiştir. Bugün bile adanın %100 güvenli olmadığına dönük olarak bazı açıklamalar bulunmaktadır.
Farallon Adaları, ABD
1946 ve 1970 yılları arasında, San Francisco kıyılarındaki Farallon Adaları çevresindeki deniz suları, radyoaktif atıklar için bir atık yeri olarak kullanılmıştı ve bunun etkileri uzun yıllar sürdü. Tahminen 47.500 55 galonluk (208 litrelik) çelik tamburların atıklarının bu deniz suyuna atıldığı ve bu durumun özellikle bölgede çok ciddi sağlık sorunu ve doğal dengenin bozulmasına sebep olduğu sorunu ortaya çıktı. Ancak tam konumları ve çevreye verdikleri risk bugüne kadar asla kesin olarak ortaya çıkarılmamıştır.
Ayrıca yeni bir çalışma yapılması durumunda suyun altından yüzeye çıkacak olan radyasyon ve diğer pislikler dolayısı ile daha büyük tehlikeye sebep olacağı, bu sebeple yeni araştırma yapılmasının yasal açıdan araştırmacılara sorunlar oluşturacağından kimse araştırma yapmamaktadır.