Dyatlov Geçidi Vakası, 2 şubat 1959 gecesi Ural dağlarında meydana gelen ve 9 gencecik dağcının ölümü ile sonuçlanan esrarengiz ve bir o kadar da korkutucu bir olaydır. Hollywood filmlerinde sıkça işlenen “Vahşi doğanın göbeğinde bilinmeyen varlıklara karşı mücadele eden gençler” temasının gerçeğe dönüşmüş hali de diyebiliriz bu gizemli olay için.
Hakkında bugüne kadar birçok kitap, belgesel ve film yayınlanan bu olayın önündeki sır perdesi hala aralanabilmiş değil.

Biz de bulabildiğimiz Türkçe ve İngilizce kaynaklardan Dyatlov Geçidi Vakası’nı sizler için derledik. İşte sizi okudukça daha da meraklandıracak, belki de korkutacak o gizemli olay:

27 Ocak 1959’da Ural Politeknik Enstitüsü’nden 10 genç dağcı  Sovyet Rusya’da Ural Dağları’nın eteklerinde 2 hafta sürecek bir tırmanış gerçekleştirmek için yola koyuldular.

Dyatlov Olayı Genç Dağcılar ve İsimleri

Gizemli Şekilde Hayatını Kaybeden Genç Dağcılar ve İsimleri

 

Gençlerin Tam İsimleri:

Igor Alekseieviç Dyatlov, 

Zinaida Alekseevna Kolmogorova, 

Lyudmila Alexandrovna Dubinina, 

Alexander Sergeieviç Kolevatov, 

Rüstem Vladimiroviç Slobodin, 

Yuri (Georgiy) Alexeieviç Krivonişenko, 

Yuri Nikolaieviç Doroşenko, 

Nicolai Vladimiroviç Thibeaux-Brignolles , 

Semyon (Alexander) Alexandroviç Zolotarev, 

Yuri Yefimoviç Yudin

 

Vizhay’da başlayacak olan yolculukta, bu genç ekibin başında oldukça tecrübeli bir dağcı olan Igor Dyatlov bulunmaktadır. Aslında ekip üyelerinin hepsi daha önce zor tırmanışları başarıyla gerçekleştiren kişilerdir. Bu nedenle dondurucu soğuk ve tehlikeli rotaları onların gözünü korkutmuyordu. Takımın deneyimden kaynaklanan bir cesareti vardı ve hiç birisi kolay kolay korkuya kapılacak insanlar değillerdi.

Bu gençlerden Yuri Yudin, henüz yolculuğun başında rahatsızlanarak arkadaşlarından ayrılmak zorunda kaldı. Geri kalan genç dağcılar yollarına devam ettiler.

Dyatlov’un Kamerasından – Vizhay, 1959

Dyatlov Geçidi Olayı

Genç Dağcılar, Vizhay’dan 41. Bölge’ye gitmeden önce… (Fotoğraf dağcıların bulunan kamerasına aittir)

 

Dyatlov’un Kamerasından – 41. Bölge, 1959

Dyatlov Olayı

Genç Dağcılar, 41. Bölge’de Oduncularla birlikte Hatura Fotoğrafı Çektiriyor.

 

Dyatlov’un Kamerasından – Lozva Nehri Kıyısı, 1959

Dyatlov Olayı Ölen Dağcılardan Bazıları

Soldan Sağa: Lyudmila “Luda” Dubinina, Yuri “Georgy” Krivonishchenko, Nikolay “Kolya” Thibault-Brignoles, Rustem “Rustik” Slobodin

 

Yapılan gezi planına göre grup tırmanışı gerçekleştirip Vizhay’a geri döndükten hemen sonra bağlı oldukları spor klübüne telgraf çekeceklerdi. Kararlaştırılan tarih olan 12 Şubat’ta telgraf gelmeyince kimse merak etmedi. Çünkü bu tür zorlu yolculuklarda gecikmeler her zaman yaşanabilirdi. Fakat sürenin gittikçe uzaması ve dağcılarının ailelerinin yoğun ısrarıyla 20 Şubat 1959’da bir arama kurtarma ekibi oluşturuldu ve bölgeye gönderildi.

 

Polis ve askeri helikopter ve uçaklarının da katıldığı bu kapsamlı arama çalışması 6 gün sonra Kholat-Syakhl dağında sonuç verdi. Fakat arama kurtarma ekibi gördükleri karşısında şoka girmişti.

Ekip, dağcıların çadırını paramparça olmuş bir halde buldu.

Dyatlov Geçidi Vakası Parçalanmış Çadır

Genç Dağcıların parçalanmış halde bulunan çadırı.

 

Bazı ayak izleri ise çadırdan yakındaki ağaçlık alana doğru 500 metre gidiyor fakat sonra karla kaplanıyordu.

Dyatlov Geçidi Olayı Dağcıların Kaçış Yönü

Dağcıların kaçtığı ağaçlık alan.

 

Ağaçlık alana doğru giden arama ekibi, büyük bir çam ağacının altında sönmüş bir kamp ateşinin etrafında 2 kişinin cesedini buldu. Cesetlerin üzerinde sadece iç çamaşırları vardı. Daha sonra ise ateşle kamp alanının arasında 150şer metre mesafe aralıklarıyla 3 kişinin daha cesetleri bulundu. Bu 3 kişinin kamp alanına geri dönmeye çalıştıkları düşünüldü. Bulunan bu cesetlerde yapılan otopsiler sonucu, hipotermi yani vücut ısısının aşırı düşmesi sonucu dağcıların yaşamlarını kaybetmiş olabileceği söylendi. Geri kalan 4 kişiden ise hala haber alınamamaktaydı.

Arama kurtarma ekibi 4 Mayıs 1959‘da ikinci şokunu yaşadı.

Bir nehir yatağında, 4 metre karın altında kalan 4 cesedi de buldular. İlk bulunan iki cesede göre daha uzaktaydılar ve diğerlerinden bir farkları vardı. 3 tanesi şiddetli darbe sonucu ölmüşlerdi. Bir tanesinde ölümcül derecede kafatası zedelenmesi vardı. Diğer ikisinin ise göğüs kafesleri parçalanmıştı. Uzmanlar bu tür hasarları verebilecek bir gücün, bir araba kazasına eşdeğer olması gerektiğini söylediler. Dikkate değer bir nokta ise cesetlerin hiçbirinde dıştan gelen yaralanma olmamasıydı, yüksek basınç sonucu ezilmiş gibiydiler.  Yapılan Otopside kadınlardan birinin dilinin kayıp olduğu görüldü.
Peki bu talihsiz genç dağcıların ölümlerine yol açan esrarengiz şey ne idi?

O karanlık Şubat gecesinde neler yaşanmıştı?

Araştırma sırasında bulunan günlükler ve video kayıtları incelendiğinde anlaşılır ki, grup 31 ocak 1959 günü dağlık araziye varmış ve tırmanışa hazırlanmıştır. Dönüş için yiyecek ve ekipmanları için ormanlık alanda bir stok çadırı kurduktan sonra 1 şubat‘ta tırmanışlarına başlarlar. Kendi hesaplarına göre 1 günde tırmanışı bitirip ertesi gece kampı öteki tarafta kuracaklardır. Ne var ki giderek sertleşen hava, kar fırtınaları ve azalan görüş mesafesi bir şekilde onları hedefleri olan Otorten Dağı yerine Mansi dilinde “Ölüm Dağı” anlamına gelen Kholat Syakhl‘a götürür. Dağın ismi hariç buraya kadar yaşananlarda pek olağandışı bir durum yok. Kampta bulunan bulgular buradan sonra ne yaşadıklarına dair bir ipucu vermiyor.

 

Dyatlov Geçidi Dağcılar Fırtınaya Yakalanıyor

Dağcılar 1 Şubat Günü Son Kamp Öncesi Fırtınaya Yakalanıyor.

 

Dyatlov Geçidi Olayı SOn Kamp Kurulurken

Dağcılar, 1 Şubat’ta son kamplarını kuruyorlar.

 

Rus polisi cinayet olasılığını da düşünerek adli araştırmalara başlar. Fakat zaten cevaplanamamış soru işaretlerine bir yenisi daha eklenir: Radyasyon! Cesetlerin üzerindeki giysilerde radyoaktif kalıntılara rastlanır.

Bölgede yaşayan Mansi yerlilerinden de şüphelenen polis, buna yönelik de bir araştırma yapar fakat hiç bir sonuca ulaşamaz. Zira bölgede genç dağcılarınkinden başka bir ayak izine rastlanmamıştır.

Araştırmalar sırasında göze bir çok garip detay çarpmıştır. Bunlardan biri, kamp çadırının dışarıdan değil de içeriden yırtılmış olmasıdır. Ayrıca büyük çam ağacının altında ateş yakan gençler hemen yakınlarındaki kuru dalları kullanmak yerine, tırmanması zor olan ağaçtan aldıkları ıslak dalları yakmayı tercih etmişlerdir.

Genç dağcılara ne olduğu bir türlü çözülemeyince olay gittikçe merak uyandırır ve basında geniş yankı bulur.

Bulunan bulgular incelendiğinde güçlü bir varsayım vardır:

Ne olduğu bilinmeyen birşeyin grup üyelerini inanılmaz korkuttuğu. Korkan grup üyeleri üstlerini bile giymeden çadırı yırtarak ormanın içine doğru koşmaya başlamışlar. (Neden üstlerinde giysi olmadığını açıklayan bir iki sebep vardır) Ormanın girişinde durup ateş yakmışlar. İçlerinden iki tanesi (ölü ya da canlı olarak) ateşin yanında kalırken, diğer üçü kampa doğru geri yürümeye başlamış fakat yolda birer birer ölmüşler. Geri kalan 4 kişi ise ya önceden ya sonradan ormanın iç taraflarına doğru ilerlemiş. Bir varsayıma göre grubun düzensiz hareketi ve ateş yakarken ıslak dalları kullanmalarından kör oldukları düşünülüyor. Bu ilk bulunan cesetlerin birindeki kafatası zedelenmesini de açıklayabilir, zira kör birisinin ormanda koştururken ağaçlara çarpması gayet doğal.

 

Peki bu gözüpek dağcıları ölümüne korkutup çadırı yırtarak kaçmalarına sebebiyet veren şey ne idi? Ne etrafta ne de vücutlarında, vahşi bir hayvandan kaçtıklarına ya da mücadele ettiklerine dair bir bulgu da bulunmamaktaydı. Peki giysilerinde bulunan radyasyon da neyin nesiydi?

Rus polisi ve KGB, genç dağcıların ölümüne sebeiyet veren şeyin “Bilinmeyen Zorlayıcı Bir Güç” olduğunu söylüyor ve bu olayı çözemediğini söyleyip davayı mayıs 1959’da kapatıyor. Dosyayı içindeki belgeler ve fotoğraflarla birlikte gizli bir aşive gönderiyor. Fotoğraflar 1990 yılında eksik olarak tekra gün yüzüne çıkıyor.

İşte genç dağcıların bulunan cesetleri (+18):

Igor Dyatlov'un Cesedi

Dyatlov‘un cesedine ulaşıldığında mavi kazaklı ve eldivensiz kolu karlardan dışarı çıkmıştı.

 

Zina Kolmogorava'nın cesedi

Igor’un cesedine yakın bir noktada köpekler karı eşelemeye başladı ve oradan da Zina Kolmogorava’nın cesedi çıktı.

 

Nicolas Thibeaux Brignollel cesedi

Nicolas Thibeaux-Brignollel’in cesedinde şu bulgular mevcuttur: Kafa derisinin bir kısmı yüzülmüş, kafanın sağ arka kısmında darp sonucu oluşmuş ve göz altına kadar işleyen 10×7 cm.lik küçük parçalı kırık mevcut. Ölüm nedeni “Şiddet” olarak belirtilmiştir.

 

Ayrıca cesetlerinde gariplikler olan diğer kişilerde bulunan bulgular şu şekilde:

 

Ludmila Dubinina ve Nicolas Thibeaux Brignollel'in Cesetleri

Ludmila Dubinina ve Nicolas Thibeaux Brignollel’in Cansız Bedenleri

Ludmila Dubinina: Dili kopmuş, sağ; 2’nci, 3’ncü,4’ncü ve 5’nci, Sol; 2’nci, 3’ncü,4’ncü, 5’nci, 6’ncı ve 7’nci kaburga kemiklerinde kırık. ÖLÜM NEDENİ ŞİDDET. (Ludmila’nın sadece dilinin değil, çenesinin de bir kısmının koptuğu öne sürülmüştür.)

 

Alexander Zolotaryov ve Alexander Kolevatov'un Cesetleri

Alexander Zolotaryov ve Alexander Kolevatov’un cansız bedenleri

 

Alexander Zolotaryov: Düşme, savrulma, çarpma ya da darp sonucu kaburgalarında çoklu kırılma. ÖLÜM NEDENİ ŞİDDET.

Alexander Kolevatov: Üzerinde bir darp izine rastlanamadı. ÖLÜM NEDENİ HİPOTERMİ.

Ancak ağır kırıkları bulunan 3 cesede de dışarıdan bir darp görülmüyordu. Sanki darbe ile değil, basınç ile yaralanmışlardı.

 

1967 yılında, araştırmalar sırasında görev almış olan gazeteci yazar Yuri Yarovoi bu gizemli olaydan esinlenerek “En Yüksek Derecede Karmaşa” isimli bir roman yazıyor. Fakat Sovyet Döneminde bu olay ile ilgili bilgiler gizlenmeye çalışıldığından kitapta önemli noktalar es geçiliyor. Yazarın tanıdıkları ise romanın yayınlanmamış detaylı bir kopyası olduğunu söylüyorlar. Yazar 1980‘de hayatını kaybettikten sonra yazarın fotoğraflar, günlükler ve el yazılarından oluşan arşivi bulunamıyor.

1990‘da ise yazar Anatoly Guschin olayla ilgili bir araştırma yapıyor. Rus yetkililerin yazara tanıdığı ayrıcalıklar sayesinde bazı fotoğrafları ve önceden bilinmeyen detayları gün ışığına çıkarıyor. Pek çok belgenin ortadan kaybolduğunu farkediyor. Araştırmasıyla ilgili “Sırların Bedeli Dokuz Yaşam” isimli bir kitap yazıyor. Kitapta Sovyet yönetiminin gizli araştırmaları sonucu geliştirilen bir “gizli silah” teorisine ağırlık veriliyor.

1959’da dağcıların ölümüyle ilgili olan araştırmayı yürütmüş olan emekli polis subayı Lev Ivanov da o yıllarda bir makale yazıyor. Makalede araştırma ekibinin olayı hiçbir şekilde açıklayamadıklarını belirtiyor. Ivanov’un makalesinde dikakt çeken en önemli nokta ise gökyüzünde “uçan küreler” görmüş olduklarını iddia etmesi. Bu olayı üstlerine rapor ettiklerinden hemen sonra araştırma ekibi geri çağrılıyor ve bulguların gizli tutulması emri geliyor. Ayrıca olayın olduğu tarihte grubun rotasından 50km güneyde olan bir yürüyüş grubu kuzeyde garip turuncu küreler gördükleri ve o çevrede Şubat ve Mart aylarında meteoroloji yetkilileri ve askerler dahil değişik kişilerden benzer raporlar geldiği biliniyor. Araştırmalarda bu tanıklar gözardı edilmiş.

Grup lideri Igor Dyatlov’un adı oradaki geçide veriliyor.

Bu 9 gencin ölümüne Gizemli yaratıklar mı, UFO‘lar mı, Mansi Yerlilieri mi, Gizli Deneyler mi sebep oldu halen bilinmiyor.

Tek bilinen olayla ilgili detayların gizleniyor olduğu.

 

DYATLOV GEÇİDİ VAKASI İLE İLGİLİ İDDİALAR VE DİĞER BİLGİLER:

1. Olayın geçtiği bölgede, nüfusu yaklaşık 7.000 olan ve kendi dillerini konuşan yerel bir halk yaşamaktadır. Mansiler… Bu izole topluluğa ilişkin bir efsane, senaryo üretenler için iyi bir malzeme teşkil etti. Gençlerin öldüğü dağın ismi  Mansi dilinde ”Kholay Syakhl”, yani ”Ölüler Dağı”dır ve efsaneye göre bu dağda 9 Mansi bilinmeyen bir nedenle ölmüştür. Onlara göre bu dağ, iki dünya arasındaki geçittir.

2. Gençlerin kamp kurdukları bölge Baykonur Uzay Üssü (Roket testleri burada yapılıyor) ile Rusya Nükleer Araştırma Merkezi Novaya Zemlya arasındadır.

3. Grubun 50 kilometre uzağındaki başka bit kayak ekibi, olay gecesi gökyüzünde garip turuncu küreler gördüklerini rapor etmişlerdir. Bu tip raporlar 1959 yılında Ocak ayından Mart ayına kadar pek çok farklı kaynaktan alınmıştır. Fakat bunların, teste tabi tutulan R-7 Semyorka roketleri olduğu anlaşılmıştır.

4. Olay gecesi grubun çektiği son fotoğrafta garip turuncu küreler olduğu iddia edilmektedir.

Çekilen Son Fotoğraf

İşte Ölen Dağcıların Çektiği O Son Fotoğraf

 

5. Olay mahallinde tuhaf bir metal parça bulunduğu ve bunun arama kurtarma ekibi tarafından fotoğraflandığı iddia ediliyor.

4503156197a36a4f326ejpg

 

6. Fotoğraflarına bakarak, Rüstem Slobodin‘in dudaklarının ve yüzünün sol yarısının şiş olduğu, ayrıca  mide krampı geçirmiş ya da midesine darbe almış olabileceği iddia edilmiştir.

Rüstem Slobodin'in Cesedi

Rüstem Slobodin

 

7. Otopsi fotoğraflarında Georgi Krivonischenko‘nun burnunun yarısının kopmuş olduğu iddia edilmiştir.

8. İddaya göre Yuri Doroşenko‘nın gruptan ayrı özel bir günlüğünün olduğu ve çadırda bulunduğu iddia ediliyor.  Günlükte felaketin tam nedeninin yazdığı söyleniyor.

9. Yuri Doroshenko daha önce, Ekaterinburg’a 150 km. mesafede bulunan ve nükleer silahlar için plütonyum üreten MAYAK isimli bir  askeri tesiste çalışmıştır.

 

 

Okumaya Üşenen Bünyeler için Olayı Türkçe Anlatan Bir Video:

Kaynaklar:

https://eksisozluk.com/dyatlov-gecidi-vakasi–2129012

http://deadmountainbook.com/gallery/hikers-photo-gallery

http://www.dunyabulteni.net/haberler/275744/dyatlov-gecidinin-sirri

 

Peki Sizin bu 56 yıldır gizemini koruyan Dyatlov Geçidi Vakası ile ilgili görüşleriniz neler?

 

Not:

Gizemli hikayeleri seven arkadaşlar İlginç Bilgiler kategorisini takibe alsın.

Çok yakında az duyulan bir çok gizemli olayı ele alacağımız bir yazı dizisine başlayacağız.




Kategori: