Türk efsaneleri denilince akıllara birçok hikaye gelmektedir. Her toplumda olduğu gibi bizim toplumumuzda da bilinen çok güzel efsaneler bulunmaktadır. Çocukken çok sık duyduğumuz ve bunlar büyüdüğümüz bir gerçektir. Kültürümüzün güzel ve eğlenceli bir değeri olan Türk efsaneleri listesi makalemizin devamında detaylı bir şekilde açıklanmıştır.
İçindekiler
Efsane Ne Demektir?
Çok öncelere dayanan efsane kavramı, insanların ilk ortaya çıktığından tarihten beri farklı coğrafyalar, mahalleler veya kabileler arasında doğmuş ve gelişmiştir; zaman geçtikçe bazı hikayeler az çok inançların, geleneklerin ve ritüellerin oluşumlarını anlatmaktadır. Sözlü gelenekte yaşayan bu anonim hikayeler Türkçede: “Söylence”; Arapçada: “Ustüre” (cem’i: esatir); Farsçada: “Fesane,efsane”; Yunancada: “Mitos, Mit” olarak adlandırılmıştır. Mitler veya efsaneler, sanki yıllarca olmuş gibi, nesiller boyunca aktarılan hikayelerdir. Efsanelerde anlatılan olaylar bazen gerçeküstü olabilir; ancak vakaların çoğu, gerçek olaylara ve içinde yaşayan gerçek insanlara dayanmaktadır. Bu hikayelerin çoğu, kahramanca işler yapmış insanlarla ilgilidir.
Antik Yunan şairi Homeros, “İlyada” ve “Odysseia” destanlarında krallar ve kahramanlar hakkında efsaneler kullandı. Kral Arthur ve şövalyeleri hakkındaki birçok hikaye efsanelere dayanmaktadır. Gerçek insanların hayatlarına dayanan bir halk masalı olan Köroğlu, çeşitli efsanelerle de anlatılmaktadır. Efsaneler, bir bölgenin veya ulusun kültüründe önemli bir yere sahiptir ve aynı zamanda mitoloji ile yakından ilgilidir.
Kut anlayışı nedir? Bilgilerine de bakabilirsiniz.
Bilinen Türk Efsaneleri Hangileridir?
En çok bilinen Türk efsanelerine bakacak olursak, birbirinden güzel hikayeler ile karşılaşırız. Bu hikayelerden şunlardır:
- Karacaoğlan efsanesi,
- Yaratılış efsaneleri,
- Leyla ile Mecnun efsanesi,
- Ferhat ile Şirin efsanesi,
- Kerem ile Aslı efsanesi.
Karacaoğlan Efsanesi Nedir?
Karacaoğlan efsanesine göre, Karacaoğlan dağında, Yukarı Karacasu Köyü sınırları içerisinde moloz taştan yapılmış üçgen bir mezar bulunmaktadır. “Karacaoğlan ziyareti” olarak adlandırılan ve adaklar adanan bu ziyaretin efsanesi şu şekildedir. Efsaneye göre Karacaoğlan, Ağa’nın kuzu çobanıdır. Bir zamanlar Ağa hac yolculuğuna çıkar. Yolda canı birden helva çeker, “Hanımımın helvası olsa yiyebilirdim” diye aklından geçirir. Hac sırasında, Ağa bunları düşünürken, diğer yandan Karacaoğlan Ağa’nın evine gider ve karısına şöyle der: “Ağa’mın canı helva ister. Yap da Ağa’ma götüreyim.” Ağa’nın karısı, “Ağa haçta, çobanın canı helva istedi de bana söyleyemedi “diye düşünür. Helvayı yapar ve bir tasa koyarak çobana verir.
Ağa yolda hacca giderken kendisine bir tasın içerisinde helva uzatılır. Ağa tasın evdeki tas olduğunu anlar ama yine de helvayı yer. Tası da çantasına koyar. Hac yolculuğu bitip eve geldiğinde karısına tası sorar. Karısı da Karacaoğlan ile arasında geçen diyaloğu anlatır. Bunun üzerine Ağa köydeki herkese “keramet Karacaoğlan’dadır. Varın elini öpün.” der. Böylece köyde Karacaoğlan “keramet sahibi” olarak bilinmeye başlanır.
Yaratılış Efsaneleri Nedir?
Evrenin yaratılışını, iyinin ve kötünün kaynağını ve evrenin düzenini içeren yaratılış destanı, on dokuzuncu yüz yılda, Profesör W. Radloff tarafından yazılmıştır. Destanın yaratılışı, başta Şamanizm olmak üzere Türklerin kabul ettiği eski ve yeni dinlerin izlerini taşımaktadır. Şamanizm, eski Sibirya kabilelerinde (çoğunlukla Türkler ve Moğollar) yaygın olarak bulunan bir dindir. Totem dininden sonra Türkler arasında yayılan ilk önemli inanç Şamanizm oldu. Bu dine göre dünyada ölen iyi insanlar, iyiliğe dayalı olarak kuş kılığına girerek göklerin şanlı alemine girdiler. Öte yandan iblisler, kötülük derecelerine göre yeraltındaki karanlık aleme girecekler. Yaratılış efsaneleri, Türk mitolojisinde, düşüncelerde ve inançlarda önemli izlere sahiptir.
Türk Efsaneleri İle İlgili Video Anlatımı
Leyla İle Mecnun Efsanesi Nedir?
Kays ve Necid Çölü’nde yaşayan Leyla adında bir kızın efsanesine göre, bu iki çocuk küçüklüğünden beri birbirlerini seviyorlar. Bu durumu öğrenen Leyla’nın ailesi, kızını çadıra koydu ve Kays’la görüşmesini istemedi. Bu duruma çok üzülen Kars, çöllere düşer ve mecnun olur. Kays’ın babası oğlunun bu durumuna çok üzülür ve oğlu için Leyla’yı ailesinden ister. Fakat, Kays mecnun olduğu için kızın ailesi kızını vermez. Babası, oğlu iyileşsin diye oğlunu Kabe’ye gönderir. Kabe’de, Kars daha çok derdi olması yönünde dua eder ve duası kabul olur. Leyla’nın ailesi kızlarını ısrarla Kays’a vermezler.
Daha sonra Mecnun çöllerde hayvanlarla arkadaşlık etmeye başlamıştır. Mecnun’un bu durumuna acıyan Hükümdar Nevfek, Leyla’yı vermedikleri için savaş açmıştır. Mecnun, Leyla’lar savaşı kazansın diye dua etmiştir. İkinci br savaş çıkmıştır ve bu savaşı Hükümdar Nevfel kazanmıştır. Fakat Hükümdar, Mecnun’un duasını duymuştur ve kızı bu yüzden istemekten vazgeçmiştir. Daha sonra Leyla başkası ile evlendirilir. Fakat kocasını istemeyen Leyla bir gün Mecnun’u ziyarete gider fakat Mecnun onu tanımaz. Yıllar sonra Leyla ölür. Mecnun, Leyla’nın mezarını ziyarete gider ve ölmek için dua eder. Duası kabul olur ve oracıkta ölür.
Ferhat İle Şirin Efsanesi Nedir?
Kavuşamayan iki sevgilinin efsanesine göre, Mehmene Bânu, kız kardeşi Şirin için bir köşk yapmak istiyor. Konağın dekorasyonunu bölgenin en yetenekli zanaatkârı Ferhat’a verirler. Ferhat, Şirin ile burada tanışır ve ona aşık olur. Mehmene Bânu da Ferhat’a aşık olur. Bunun için Şirin ile evlenmesine karşı çıkar. Ferhat, bir gezi sırasında Amasya Şehri hükümdarı Hürmüz Şah ile karşılaşır. Ferhat’ın hikayesini dinleyen Hürmüz Şah, Ferhat’ı kendi yanına alır. Birlikte Mehmene Banu’dan Şirin’i isterler fakat Mehmene Banu kızı vermez. İki hükümdar birbirlerine savaş açarlar. Savaş sırasında Hürmüz Şah’ın oğlu da Şirin’ aşık olur. Savaşı Mehmene Banu kaybeder. Şirin Amasya’ya getirilir.
Oğlunun da Şirin’ aşık olduğunu duyan hükümdar, Ferhat’a zor bir görev verir. Görevin sonunda Şirin ile evlenebileceğini söyler. Görev, Amasya yakınlarında bulunan bir dağın delinip oradan köye su getirilmesidir. İşe koyular Ferhat, kısa sürede görevinin sonuna yaklaşır. Bunu gören hükümdar, Şirin’in öldüğü haberini Ferhat’a ulaştırır. Şirin’in ölümüne dayanamayan Ferhat, gürzün ile kendini öldürür. Ferhat’ın öldüğünü duyan Şirin ise kendini hançerler. İki sevgiliyi yan yana gömerler ve efsaneye göre her bahar Ferhat’ın mezarında kırmızı, Şirin’in mezarında beyaz bir gül çıkar ve ortalarında da diken bulunur.
Ayrıca sitemizden Türklerin kullandığı takvimler hangileridir? Bilgilerini de öğrenebilirsiniz.
Kerem İle Aslı Efsanesi Nedir?
Kerem ile Aslı efsanesi bilinen bir halk masalıdır. Hikayenin kahramanlarından biri olan Kerem, gerçek bir münzevi olarak tanımlanır. Şiirleriyle süslenen bu hikâye, yüzlerce yıllık bir tarihe sahiptir. Bu, folklorumuzdaki en lirik ve güzel örnektir. İsfahan padişahı ve onun veznedarlığını yapan Keşiş’in çocukları olmamaktadır. Bir gün çocukları olursa birbirleri ile evlendireceklerine söz verirler. Bu duaları kabul olur ve Padişahın oğlu, Keşiş’in de kızı olur. Ama Keşiş sözünde durmaz ve kızını vermekten vazgeçer ve bir gece ortadan kaybolurlar. Keşiş’in kaçtığını öğrenen padişah, oğlu Kerem’i bu sevdadan vazgeçirmek istese de başarılı olamaz.
Kerem, Aslı’yı aramak için arkadaşı Sofu ile yola çıkar. Birçok şehri gezen Sofu ve Kerem, gittikleri her yerde başlarına neler geldiğini anlatırlar. Kerem’in hikayesini öğrenen Halep Paşası, iki genci kavuşturmak için sihirli bir elbise diktirir ve bunu Aslı’ya giydirir. Kerem, Aslı’nın elbisesinin düğmelerini açamaz. Bir “Ah!” çeken Kerem yanmaya başlar. Aslı’da kerem’in küllerini toplamaya çalışırken Kerem’in kıvılcımları ile yanar. Bu efsane en çok bilinen Türk efsaneleri arasında yer almaktadır.
Türk Efsaneleri Hakkında Sıkça Sorulan Sorular:
Efsane nedir?
Nesilden nesile aktarılan ve gerçekten olmuş gibi aktarılan hikayelere efsane denir. Efsaneler bazen hayali olaylar olabilir.
Efsane sadece bir bölgeye mi ait olur?
Yöre yöre efsaneler bulunmaktadır. Her yörenin kendine ait efsaneleri mevcut olabilir.
Efsane yazı türü ne demektir?
Genellikle geçmişin derinliklerinden gelen kısa, basit, anonim halk edebiyatı, yapıtların belirli bir üslup ya da biçimi yoktur, genellikle olağanüstü şeyler içerir.