Bu acımasız hayatta herkes aynı yaşam koşullarına sahip değil ve bir şekilde yaşamların farklılaştığı noktaları da görebilmek mümkün. Özellikle de gençlik çağları, okul dönemleri derken hayat bir şekilde akıp gidiyor. Peki, ya 14 – 18 yaş arasında, daha henüz çocuk denebilecek bir dönemde evden ayrı kalıp yatılı okuyanlar? Devlet yurtlarında intizam içinde hayat mücadelesi veren, yorgan altında sessiz ağlayanlar?
Gelin, sadece yatılı okul okuyanların anlayabileceği yürek yakan detaylara bakalım…
- Gecenin bir vakti acıkırsın ve mutfak diye bir yer yoktur
Öyle anlar gelir ki karın gurultusundan uyunmaz; ama ne mutfağa gitmek serbesttir o saatte, ne de yiyecek bir şeyler bulmak. Aç acına uyurken anlar yatılı okul öğrencisi, evdeki mutfağın ve buzdolabının ne kadar büyük önem arz ettiğini…
- Halı aslında yer örtüsü değil, gönül örtüsüdür; o anlaşılır
Aylarca koğuşlarda, yatakhanelerde ayakkabı ve terlik kullanan bünyeler, eve gittiklerinde çıplak ayak ile halıda gezmenin keyfine varırlar. Yatılı okuldan tatil için gelen öğrencilerin salondaki halı üzerinde saatlerce uyuduğu bile görülür…
- Tuvalet aslında o kadar da rahat bir yer değildir
Zannediyoruz ki 20 kişinin aynı anda tuvalete girmesi konsantrasyon namına hiçbir şey bırakmayacaktır.
- Kışın kalorifer değil de, ailenin sıcaklığı aranır
O ayaz başladığında bir akranların evlerdeki durumu düşünülür, bir de kişinin kendi soğuk hayatı… Şansa öyle bir küfredilir ki kış geçmez.
- Kardeş, abi, abla o kadar çok özlenir ki didişmeler akla geldikçe gözler yaşarır
Evin içinde girilen tatlı rekabet ve sürtüşmeler, yatılı okul okurken akla geldiğinde boğazda yumru olur. Kardeşe, abiye, ablaya duyulan öyle bir özlem vardır ki varsın tüm istedikleri olsun evde; yeter ki yanında olunsun…
- Yemek seçmenin aslında nasıl bir lüks olduğu anlaşılır
Evde burun kıvrılan o harika yemekler yatılı okul yemekhanelerinde adeta alacarte tadındadır. Anne yemeklerinin normal değeri 100’se, yatılı okul öğrencisi için bu değer 1000’dir.
- Anne demişken, öyle özlenir ki…
Kelimeler yetmez anlatmaya.
- Babanın kızışları bile olsun istenir…
Yeter ki bir tatil gelsin, sarılma fırsatı olsun.
- Özgürlüğün kıymeti bilinir
İstediğin zaman istediğin yere hareket edemeyeceğin için anlarsın özgürlüğün ne olduğunu. Gençlik içinde çırpınırsın da kurallar buna engeldir…
- Ranzanın demirleri öyle soğuktur ki buz tutar yüreğin
Yatağını özlersin, ama nafile…
- Mesafeler ayrı, hayatı kaçırıyormuş hissi ayrı koyar…
Pencere önünde hayallere dalarken dışarıdaki hareketli hayat merak edilir. Sanki zaman orada yaşanırken, camın bu kenarında durmuştur…
- Gece olup yorgan kafaya çekildiğinde gözyaşı sel olur
Bütün koğuş sessizce ağlar da, bir kişi de hıçkıramaz ya çekinmekten, dünyanın en büyük yalnızlık senfonisi odur…